Pages

16 Nisan 2014 Çarşamba

Erken Teşhis Otizmde de çok önemli...

Otizmde en önemlisi erken teşhis



Otizm hastalığında, çocuklara kesintisiz eğitim verilmesi ve ailelerin de bu eğitimin içinde olması gerektiği bildirildi.
Ankara Üniversitesi Otistik Çocuklar Tanı, Tedavi, Eğitim, Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü ve AÜ Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayla Aysev, Otizm farkındalık ayı nedeniyle yaptığı açıklamada, otizmin, en temel bozukluğu sosyal etkileşim yetersizliği olan nörogelişimsel bir bozukluk olduğunu belirtti.

Otizmin geniş bir yelpazedeki bozuklukların en ağır biçimlerinden birisi olduğunu ve sosyal etkileşim anormallikleri olan çocukların Otizm Spektrum Bozuklukları (OSB) genel başlığı altında değerlendirildiğini anlatan Aysev, bu gelişimsel bozuklukların 3 yaşından önce belirtilerinin başladığını ifade etti.

Bundan yaklaşık 50 yıl önce yapılan çalışmalarda otizm prevalansının 100 binde 4,5 olarak bildirilirken, yakın zamanda yapılan çalışmaların spektrum içindeki bütün çocukların sıklığının binde 5 ile yüzde 1 arasına değiştiğini düşündürdüğünü belirten Aysev, Türkiye'de otizm sıklığını ortaya koyan bir çalışmanın bulunmadığını ancak bu sıklığın diğer ülkelerden çok farklı olmadığını söyledi.

BU BELİRTİLERE DİKKKAT



Otizmde erken tanının mümkün olduğuna işaret eden Aysev, şöyle devam etti:

“Erken tanı konulan olgularda tedavi daha yüz güldürücü olduğu için önemlidir. Otizmin erken tanınması için en önemli belirtiler, sosyal ilişki bozukluğu olabileceğini düşündüren işaretler, göz teması ve sosyal gülümseme olmaması, çocuğun işaret etmemesi, işaret edilen yöne ve ismine bakmaması, bay bay gibi jestleri kullanmaması ve ortak dikkat kurmamasıdır. Ailelerin en çok dikkatini çeken ise konuşmanın gecikmesidir. Konuşma gecikmesi olan çocuklar mutlaka otizm spektrum bozuklukları açısından değerlendirilmelidir.”

PEDİATRİSTLERE VE AİLE HEKİMLERİNE ÖNEMLİ ROL DÜŞÜYOR

Otizm tanısının 3 yaşından önce konabileceğini ancak çok küçük (18 aydan küçük) olgularda bulguların kalıcı olmayabileceğini anlatan Aysev, bu nedenle birden fazla değerlendirme yapılmasının önerildiğini bildirdi. Son yıllar içerisinde OSB'nin genel toplumda taranması üzerinde de önemli tartışmanın gündeme geldiğini ifade eden Aysev, “Amerikan Pediatri Birliği, 2007 yılında çocuk hekimlerine 18-24 ay arası olan çocukların OSB açısından taranmasını önermiştir. Ancak taramanın önünde ciddi engeller mevcuttur, bunların en başında ise aramayı gerçekleştirecek geçerli yöntemlerin belli olmaması ve olası olguların kesin tanılamasındaki sorunlardır” şeklinde konuştu.

Bu nedenle tarama için en iyi yöntemin ailelerin ve hekimlerin farkındalığının artırılması, rutin çocuk gelişimi değerlendirmelerinde sosyal ilişkinin yer alması ve gerektiği hallerde kesin tanı konulabilecek merkezlerin sevkin sağlanması olduğunu ifade eden Aysev, otizm tanısında, bebeklik ve erken çocukluk döneminde çeşitli vesilelerle başvuru yapılan pediatristlere ve aile hekimlerine de önemli rol düştüğünü kaydetti.

AİLELERİN EĞİTİME KATILMALARI SAĞLANMALI

Otizmde en önemli tedavinin özel eğitim olduğunu vurgulayan Aysev, bu konuda ailelere çok önemli görevler düştüğünü söyledi. Otistik çocuklara verilen eğitimin sadece eğitim ortamı ile sınırlandırılmaması, ailelerin de eğitime katılmalarının sağlanması gerektiğini belirten Aysev, şunları kaydetti:

“24 saat, çocuk uyanık kaldığı sürece eğitim görmeli. Aileler tarafından bu eğitimin her an uygulanması çok önemli. Yoksa örneğin yaz tatili için eğitime ara verilir, döndüğünde çocuk her şeyi unutur. Ailelerin çocuklarıyla sürekli temas halinde olması çok önemli. Çocukta gelişim sağlanabilmesi için ailenin de eğitimin içinde olması gerekiyor.

Son dönemde bilimsel olarak kabul görmeyen birçok yöntem düzeltici olduğu iddiası ile ailelere yanlış bir umut aşılanmakta ve devam eden tedavilerini yarım bırakmalarına neden olarak maddi ve manevi sorunlara yol açmaktır. Otizm tedavisinin uzun süreli, yavaş ilerleyebilen bir tedavi olduğu ailelere mutlaka açıklanması ve istismar edilmeleri önlenmelidir."

Hürriyet' ten alıntıdır...

- Posted using BlogPress from my iPhone
Location:Türkiye

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Ben Kimim?

1981 Ankara doğumluyum. Üniversite de okuduğum bölüm ile ilgili bir gün bile çalışmayıp hep başka hayaller pesinde koştum. 2002 yılında mezuniyetimin ardından dünyanın en büyük ABD ' li ilaç şirketinde çalışmaya başladım. Satış temsilciliği, eğitim yöneticiliği, bölge müdürlüğü derken 10 yıl dolu dolu çalışmadım, yaşadım. 10 yılın sonunda geldim yeni maceralar için yol ayrımına. 6 yaşında bir prensesim,henüz karnımda kıpır kıpır dünyaya gelmeyi bekleyen bir prensim ve deliler gibi aşık olduğum bir kocam var. Hayatı, çocukları, yemek yapmayı, fotoğraf çekmeyi çok seviyorum. Konusmayı, yazmayı ve anlatmayı da...Kendim ve ailem için araştırıyor,okuyor ve deniyorum. Şimdi bunları sizlerle paylaşmak için anne görev başında.

İletişim

Detaylı bilgi için annegorevbasinda@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz.