Bu eğitimlerden biride sorumluluk sahibi çocuklar yetiştirmek. İtiraf edeyim en çok ilgimi çeken eğitim bu oldu. Çünki yıllarca hem iş hayatında hem de sosyal hayatta bir insanın sorumluluk sahibi olmasının ne kadar hayati bir özellik olduğunu tecrübeyle görmüş bir insanım. Ve sorumluluk dediğiniz şey insana öyle üniversitede yada iş hayatında gelip yapışan bişey değil. Doğuştan gelen birşey hiç değil.
Sorumluluk sahibi olmaya ne zaman başlar insan. Yada çocuklarımıza ne zamandan itibaren sorumluluk sahibi insanlar olması için birşeyler yapalım?
Ailenin rolü nedir, bu rol nerede başlar nerede sonlanır?
Bu ve bunun gibi pek çok sorumun cevabını bu güzel eğitimde aldım. Aldıklarımı sizinle paylaşmak içinde oturdum yazıyorum.
Tüm anneler bu duyguyu bilir, yada yaşamıştır. " Daha küçük canım, o bir çocuk kendi başına yapamaz, zaten yapsa da çok uzun sürede yapıyor, sonunda ben yapmak zorunda kalacağıma baştan ben yapayım " gibi cümleleri kurmayan anne var mı? Varsa tebrik ediyor ve onları konunun dışında tutuyorum. İşte daha bunları söylemeye başladığımız 2-3 yaşdan itibaren aslında sorumlulukları üzerimize almış oluyoruz. Oysa bazı işler çocuklarımızın ve onlar bu işleri kendi başlarına yapabilmeli. Elbette her yaşın sorumluluğu farklı.
Kızım 2008 doğumlu. 60 ay mevzuundan bu sene okula başladı. İstesem bir sene daha geç başlayabilirdi elbette ama ben kızımın hazır olduğuna inandığım için ertelemedim. Yanlış anlaşılmasın. Buna tamamen kendi başıma karar vermedim. İlkokula hazırlık testlerine girdi. Bu testler hem sözel hem yazılı olarak birkaç aşamalı olarak uygulandı. Testlerin sonucunda alanında uzman kişiler "kızınız ilkokula başlamaya hazır " deyince tamamdır dedim. Yalnız bence bu testler kadar önemli bir diğer konu da fiziki olarak hazır olup olmadığı.
Sanırım okuldaki veli bilgilendirme eğitimlerinin ikinci günüydü. Annelerden biri, rehberlik öğretmenine " Benim çocuğum tek başına tuvaletini yapamıyor, okulda çocuklara bu konuda yardımcı olacak bir görevli var, değil mi " diye sordu. İşin ilginç tarafı bu anne ile aynı kaygıyı taşıyan birkaç veli daha vardı. Rehberlik öğretmeni yutkundu ve sonrasında " Hayır, elbette yok. Burası ilkokul, buraya gelmiş bir öğrencinin bu aşamayı bitirmiş olmasını bekleriz. Yani tuvalet eğitimi tamamlanmış olmalı. Eğer bunun gibi en temel konuda bile geçmişten kalan ödevleri varsa bu çocuklarımızın ilkokula ne kadar hazır olduğunu bir kez daha sorgulamamız gerekir " dedi.
Evet biz çocuklarımıza harfleri, rakamları, toplama, çıkarma yapmayı öğretirken ayakkabısını kendimiz bağlamamalıyız. Elbiselerini kendisi giyip, çıkarmalı. Yatağını düzeltmesi gerektiğini bilip kalktığında en azından harika yapamasa bile bunu denemeli. Tabağına koyduğumuz yemeği kendi başına yemeli. Ağzına tıkıştırmaya çalışmak birinci sınıfın ilk günlerinde onu aç bırakacak davranış olur. Bunu bilmemiz gerekiyor. Kıyafetlerini kendisi giyip çıkaramıyorsa beden eğitimi dersine arkadaşlarından 20 dakika geç girecek ve kendini yalnız, beceriksiz hissedecek demektir. Acı ama gerçek bu. İşte bu yüzden bırakın yarım yamalak bağlıyor olsa bile ayakkabısını kendisi bağlasın. Yoksa beden dersine girerken ayakkabısını değiştiremiycek. Montunu kendisi giysin, fermuarını kendi başına çeksin. Yoksa kış günü servise montsuz yürüyüp hasta olacak.
İşte böyle. Sadece testi geçtik başlayalım ilkokula, sayıları biliyor, toplama, çıkarma yapıyor, makası çok iyi kullanıyor diyerek okula başlatmak eksik başlatmaktır. En değerli varlıklarımıza istemeden haksızlıktır.
Onlara haksızlık etmek istemiyorsak sorumluluk vermeli ve sorumluluk almalarını sağlamalıyız.
İşte sorumluluk duygusunun gelişimi için anne-baba olarak yapabileceklerimiz ise şu şekilde sıralanabilir:
* Yaşam ve gelişim düzeyine uygun görev ve sorumluluklar verin ve başarması için onu destekleyin.
* Seçim yapmasına izin verin. Tabi yaşına uygun olarak, sınırlarını sizin belirleminiz önemli.
* Onu görev ve sorumlulukları ile baş başa bırakın. Onun adına düşünmeyin, onun düşünmesine fırsat verin. Sorunu siz çözmeyin onun çözmesine zaman verin.
* Sevildiğini ve sizin için özel olduğunu hissettirin.
* Size yardımcı olmasına izin verin, bağımsız bir iş yapma çabasını gözden kaçırmayın. Yanlış sonuçlar elde ederse eleştirmeyin. Yapıcı yönlendirmelerle iyi sonuçlar elde etmesini sağlayın.
* Daha büyük ve önemli sorumluluklar yüklenmeye hazır ve istekli olduğunda bu anı kaçırmayın. Gerekli ortamı hazırlayın.
* Belli bir hatayı sürekli yapan bir çocuğu cezalandırmak yerine nedenini araştırıp çözmeye çalışın.
* Uygulayacağınız bir cezayı asla bir korku aracı olarak kullanmayın.
* Övgü ve begenilerinizin içten gelen duygular olmasına ve gerçeği ifade etmesine dikkat edin.
* En önemli şeyin bir iş yapmak için çaba olduğunu her fırsatta söyleyin.
* Suçluluk hissetmeden hata yapabilme olanağı tanıyın.
* Ondan ne beklediğinizi açık bir dille ifade edin.
* Kurallarınız olsun ancak daima sevgi ile davranın.
* Hiçbir zaman geç olduğunu düşünmeyin ;))
Sevgiler...
- Posted using BlogPress from my iPhone
Location:Ankara,Türkiye
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder